Arama:
İTİRAZIN KALDIRILMASI VE İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

Alacaklının icra dairesi vasıtası ile yapmış olduğu ilamsız icra takibinde, borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emrine 7 gün içerisinde itiraz edebilmektedir. Usulüne uygun bir şekilde yapılan itiraz sonucunda takip duracaktır. Alacaklının itirazla duran icra takibinin devamını sağlaması için 2 hukuki yolu mevcuttur.

İtirazın Kaldırılması

İlkinde itirazın geçici kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle icra mahkemesine başvurabilmektedir. İtirazın kaldırılması bir dava değildir. Dolayısı ile mahkeme kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemektedir. Ancak, bu yolda İcra İflas Kanunu 68/a maddesinde sayılan belgelerden en az birisinin bulunması şarttır. Ayrıca icra mahkemesine başvurulurken yemin, tanık gibi delillere dayanılamaz.

İİK 68/a’da sayılan belgeler nelerdir?

  • İmzası ikrar edilmiş adi senetler
  • İmzası noterlikçe onaylı senetler
  • Resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya belgeler
  • Kredi kurumları ile ilgili belgeler
  • Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunması
  • İhtiyar heyeti tarafından onaylı senetler

Bu hukuki yolda itirazın alacaklı ya da vekiline tebliğinden itibaren 6 ay içerisinde yapılması gerekmektedir. Hak düşürücü bir süredir. Bu süre geçtikten sonra İcra mahkemesine başvurulursa süre geçtiği için mahkeme bu hususu re’sen gözetecek ve başvuruyu esasa girmeden, usulden reddine karar verecektir. Fakat 6 aylık süre geçince icra takibi düşmez. Alacaklı borçlunun yaptığı itirazın tebliğ edilmesinden itibaren 1 yıl içinde mahkemeye başvurarak itirazın iptalini isteme hakkına da sahiptir. Hemen alt başlıkta itirazın iptali davasından da bahsedeceğiz. Eğer alacaklı itirazın tebliğinden itibaren ne 6 ay içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve ne de 1 yıl içinde mahkemeden itirazın iptalini istemezse, artık bundan sonra aynı alacak için yeni bir ilamsız takip yapamaz.

Alacağı m.68/a’daki belgelerden birine dayanmayan alacaklı, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemez. O halde geriye yalnızca itirazın iptali davası açma yolu kalmaktadır.

İtirazın İptali Davası

İlamsız bir icra takibinde borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine yedi gün içerisinde itiraz edebilir. Usulüne uygun yapılan itiraz ile takip durur. Takibin devam edebilmesi için alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılabilir.İcra İflas Kanunu’nun madde 68/a’da sayılan belgelere sahip olan alacaklı tarafından itirazın kaldırılması yolunu da kullanılabilecekken, bu belgelere sahip olmayan alacaklı tarafından yalnızca itirazın iptali davası yolunu kullanabilir.

İtirazın iptali davasında davacı icra takibinde bulunan alacaklı iken, davalı ise icra takibine itiraz eden borçludur. Davanın konusunu borçlu tarafından borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz edildiği hallerde itiraz edilen kısım oluşturmaktadır. Hatta imzaya veya faize itiraz edilmesi halinde bile itirazın iptali davası açılabilmektedir.

Tarafların aralarındaki hukuki ilişki açısından özel bir hüküm bulunmaması halinde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Davalının yerleşim yeri mahkemesi, şayet yerleşim yeri belli değil ise son yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir.

Alacaklı itirazın kendisine ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davasını açmalıdır. Hak düşürücü bir süredir. 1 yıllık süre dolduktan sonra itirazın iptali davası açılırsa, süre geçtiği için mahkeme bu hususu re’sen gözetecek ve başvuruyu esasa girmeden, usulden reddine karar verecektir. Alacaklı son çare olarak İİK m.67/5 maddesine göre genel mahkemede alacak davası açabilecektir.

Davanın reddine karar verilmesi halinde:

İtirazın iptali davasının reddedilmesi sonucunda mahkeme tarafından mevcut bir alacak olmadığına hükmedilmiş olur. Kararın kesinleşmesiyle başlatılmış olan icra takibi de iptal olacaktır. İtirazın iptali davasındaki hüküm sebebiyle genel mahkemede alacak davası açılabilmesi de mümkün değildir. Açılsa dahi reddedilecektir.

İtirazın iptali davası reddedilen alacaklının (davacı) kötü niyetli olarak icra takibi başlatmış olması ve borçlunun talebi üzerine icra takibindeki alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine hükmolunur.

Davanın kabulüne karar verilmesi halinde:

İcra takibine konu olan alacağın varlığı kabul edilirse, itirazın iptali davası kabul edilir. Mahkemenin kararı ile alacaklı icra dairesinden takibe devam edilerek borçlunun malvarlığına haciz işlemlerinin uygulanması talep edilebilecektir.

Alacaklının davada talep etmesi halinde borca haksız yere itiraz eden borçlu (davalı) hakkında icra takibine konu olan talep alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilir.

İtirazın iptali davası açmadan önce arabulucuya başvurmak gerekli midir?

TTK m.5/a’ya göre; kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. İcra takibine konu alacak, ticari uyuşmazlık içeriyor ve taraflardan en az biri tacir ise, açılacak itirazın iptali davasından önce zorunlu arabuluculuya zorunlu başvuru yapılması gerekmektedir.

Arabulucuya başvurmadan dava açılması durumunda dava usulden reddedilecektir. Arabuluculuk süreci kural olarak 6 hafta olup bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla 2 hafta uzatılabilir. Arabuluculuk son oturum tutanağını dava açarken ya da öninceleme duruşması öncesinde verilecek süre ile mahkemeye sunmak suretiyle itirazın iptali davası açabilirsiniz.

HEM ASİLE HEM DE VEKİLE TEBLİGAT YAPILIRSA SÜRENİN BAŞLANGICI

Hem asile hem de vekile tebligat yapılması halinde, vekile yapılan tebligat dikkate alınarak süre hesabı yapılmalıdır.

Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.

Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.

Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat, kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır.

Konuya ilişkin Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz.

T.C. YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/13621 K. 2019/7319 T. 13.11.2019

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

KARAR : Kadastro sonucu, Simav İlçesi Ortacı Köyü çalışma alanında bulunan 217 ada 1 parsel sayılı 149.03 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına; 217 ada 2 parsel sayılı 207,70 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar … ve arkadaşları, çekişme konusu taşınmazlar içerisinde yer alan taşınmaz bölümünün adına tapuda kayıtlı bulunan 217 ada 5 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğu iddiasına dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Temyiz isteminde bulunan davacı asiller …ile …’in yargılama süresince kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri, dava dosyası içeriğinde yer alan gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligat parçaları incelendiğinde, gerekçeli kararın adı geçen davacıların hem vekillerine hem kendilerine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ancak HMK’nın 73, 81, 82 ve 83. maddeleri, Avukatlık Kanunu’nun 41. maddesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddesi gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen tebligatlar yok hükmünde olup sonuç doğurmaz. Bu duruma göre, davada kendisini vekil ile temsil ettiren ve kararı temyiz eden davacı asiller… ile …’e yapılan gerekçeli kararın tebliği işlemi yok hükmündedir. Mahkemenin gerekçeli kararı hükmü temyiz eden davacılar vekiline usulüne uygun olarak ilk kez 26.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacılar vekili tarafından 17.12.2015 tarihinde temyiz başvurusu yapılmıştır. Hal böyle olunca, gerekçeli kararın tebliğ edildiği 26.10.2015 tarihi ile temyiz tarihi olan 17.12.2015 tarihi arasında 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/I. maddesinde öngörülen 15 günlük temyiz süresinin geçmiş olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyiz inceleme isteminin süre yönünden REDDİNE, 13.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com
SERİ MUHAKEME USULÜNE TABİ SUÇLAR

Soruşturma evresi sonunda aşağıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır:

a) Türk Ceza Kanununda yer alan;

1) Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),

2) Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),

3) Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),

4) Gürültüye neden olma (madde 183),

5) Parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),

6) Mühür bozma (madde 203),

7) Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),

8) Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (madde 228, birinci fıkra),

9) Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268),

suçları.

b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.

c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç.

ç) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç.

d) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.

Seri Muhakeme Usulüne Tabi Olmayan Suçlar

Suç, seri muhakeme usulü kapsamında olsa bile Türk Ceza Kanununda yer alan; yaş küçüklüğü (madde 31), akıl hastalığı (madde 32) veya sağır ve dilsizlik (madde 33) hâllerinde bu usul uygulanmaz.

Seri muhakeme usulü kapsamındaki suçun, iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi veya yukarıdaki paragraf kapsamındaki kişilerle birlikte işlenmesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz.

Sohbeti başlat
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?